Takıntı, yaralama ve tükenmiş bir aşk deposu tarafından körüklenir.
Geçmişteki bir partneri saplantı haline getirmekten, kovalamaktan veya onu hayal etmekten vazgeçemediğimizde, aklımızın en büyük arzusu onları geri almak ve aşklarını kazanmaktır.
Ama gerçek şu ki, ne kadar çok saplantı enerjisi varsa, deneyimlediğiniz şeyin gerçek aşk değil, aktifleştirilmiş bir bağlanma yarası (terk edilme) olması o kadar olasıdır.
Yani aşk acıyla, ihmalle, karışık sinyallerle geliyorsa veya hep birlikte yoksa, o zaman farkında olmadan gözden kaçırdığımız bu derin sevme ve kabullenme ihtiyacına çözüm arıyor olabiliriz.
Saplantılı bir döngüye yakalanırsanız ve eski sevgilinize geri ihtiyacınız olduğunu düşünüyorsanız, merkezinizi bulup gücünüzü geri aldığınızda, onları artık geri istemeyeceğiniz olasıdır.
Gerçek şu ki, onlar hakkında değil. Kimi ya da neyi temsil ettikleriyle ilgili.
İçindeki çocuk en çok neye ihtiyaç duyar? Sana kim gelmedi? Seni kim üzdü? Kalbine ve bedenine geri dön, mesele onlarla ilgili değil, bu senin yolculuğun.